Özlemle, umutla yolunu bekleme…
Telefonla aramadan önce telefon gelecek bildirimi…
Sonra tekrar bekleme ve telefonda buluşma…
O’nun verdiği haz ve mutluluk…
Köy odası sohbetleri, ziyaretler ve ziyaret muhabbetleri…
İçten verilen ve korkmadan, borçlanmadan alınan selamlar…
Tarihe not düşer gibi düştü birer birer…
Solan sonbahar yaprakları gibi…
Meğer ne büyük değerlermiş…
Hasret kaldık…
Hasretle beklediğimiz gurbet yolu, tek-NO-loji ile birlikte bitti…
Sözünü ettiğimiz teknoloji karşıtlığı değil…
Teknolojinin vesile olduğu aşınma ve değer kayıplarımız;
Siz de yaşamıyor musunuz aynısını…
Bir dost yanına gittiğinizde kesintisiz, rahatça sohbet edebiliyor musunuz mesela? Şöyle iki lafın belini kıralım dediğiniz zaman…
Ya da kaç dakika konuşabiliyorsunuz?
Bakıyorsunuz üç-beş dakika sohbetten sonra yükleniyorlar akıllı telefonlara…
Görüntülü konuşmalar aldı hasret kaldığımız hasretin yerini…
Önce kontör, dakikam yok denirdi…
Şimdi?
Paket içinde paket ama arayasımız yok…
Ne o hasret ne o sevgi kaldı…
Yine de ben lanet olsun içimdeki insan sevgisine demeyeceğim, komşu köşedaşım gibi…
Hayatın özüdür o sevgi…
Hasret, yardımlaşma iyilik vs. o’ndan doğuyor…
Tükendi gibi görünse de nadir gördüğümüz olaylar oluyor…
İnsanlık bitmedikçe o’nun da tükenmeyeceğini gösteriyor…
Diğer canlılara gösterilen ilgi de tükenmeyen bir sevgi gösterisidir, işaretidir…
Keşke o işaretleri meşaleye dönüştürebilsek ahh etmesek…
Bölük pörçük olma, parçalanmanın da temelinde o vardır aslında…
Sevgisizlik…
Hani bunun sanalı, inorganiği de olmaz ki, eh işte deyip idare edelim…
Diğer ihtiyaçlarımızda yaptığımız gibi…
Umutlar bitmez ve bitmeyecek…
Dibe vurduktan sonra…
Yeniden su yüzüne çıkmasını bekleyeceğiz galiba…
GÜNDEM
Yayınlanma: 31 Ocak 2018 - 17:36
Hasrete hasret kaldık
GÜNDEM
31 Ocak 2018 - 17:36