Milli Savunma Bakanlığı, Kara Harp Okulu'nda kılıçlarını kaldırarak, "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" diyen teğmenlerle ilgili ‘ihraç’ istemiyle soruşturma başlattı. Ülke genelinde yoğun tepkilere neden olan bu durumu, Antalya’daki emekli subaylar da protesto etti. Sosyal medyada örgütlenerek Muratpaşa Atatürk Kent Meydanı’ndaki Atatürk Anıtı önünde toplanan emekli askerler, basın açıklaması yaparak teğmenlere sahip çıktı. Emekli askerler adına basın açıklamasını emekli Piyade Albay Teoman Şanal okurken, kalabalık sık sık ‘Mustafa Kemal’in Askerleriyiz’ sloganı attı. Açıklamaya Muharip Gaziler, Emekli Subaylar, Emekli Emniyet Müdürleri, çeşitli STK ve siyasi parti temsilcileri katıldı.
‘KASITLI OLARAK ABARTILIYOR’
Konuyla ilgili kamuoyunda çeşitli yorumların yapıldığına dikkat çeken emekli Piyade Albay Teoman Şanal, bunlara yanıt vermek amacıyla bir araya geldiklerini söyledi. Kara Harp Okulu mezuniyet töreninde ‘Mustafa Kemal’in Askerleriyiz’ diyen teğmenler hakkında disiplin soruşturması açıldığına işaret eden Şanal şöyle devam etti: “Bugün emekli askerler olarak bu teğmenlerimize destek vermek üzere toplandık. Benzer basın açıklamaları bugün eş zamanlı olarak Ankara, İstanbul ve İzmir’de de yapılıyor. Düne kadar yetkililerin resmi açıklaması olmadan, gerçek hiçbir bilgi verilmeden sadece sosyal medyadaki görüntüler üzerinden mesele gazetelerde ve televizyonlarda çeşitli yönlere çekildi, yargısız infazlar yapıldı.. Olayı hayretler içinde ve endişeyle izledik, izliyoruz. Çünkü biz, özellikle 2009 -2012 yılları arasında, uydurma Ergenekon, Balyoz ve türevi davalarda, TSK komuta kademesinin ve ordumuzun itibarsızlaştırılmasına ve tasfiyesine yönelik, gazete ve televizyonlarda buna benzer uygulamaları çok iyi hatırlıyoruz. Dolayısıyla tüm bunların belirli bir amaca hizmet etmek maksadıyla; halkımızın zihninde bir algı yaratmak için, olayın kasıtlı olarak abartıldığını, bulanıklaştırıldığını düşünüyoruz.”
‘KİMSE AHKAM KESMEMELİDİR’
“Ancak 30 Ağustos tarihinin üzerinden 80 gün geçtikten sonra 18 Kasım günü, basından Milli Savunma Bakanlığı’nın, bu teğmenler ile kastı, kusuru, ihmali veya sorumluluğu olan diğer personelin, Yüksek Disiplin Kuruluna sevk edildiğini öğreniyoruz. Bunların içinde alternatif yemini organize ettiği iddia edilen, teğmenlerin, bölük ve tabur komutanları ile alay komutan yardımcısının olduğu belirtiliyor. Ayrıca aynı bakanlık kaynakları, ‘Meselenin emre uyulmaması’ olduğunu öne sürerek, ‘Burada sorgulanan, disiplinsizlik ve bunun hangi motivasyonla yapıldığıdır’ İfadelerini kullanıyorlar. Bu durum da sadece Kara Harp Okulu Komutanı’nı, hadi en fazla, bir zamanlar Fethullah Gülen tarikatına ait gazetede genel yayın yönetmenliği yapan, bugünkü Milli Savunma Üniversitesi Rektörü’nü ilgilendirir. Ne yazılı basındaki köşe yazarlarını ne de ekranlarda her konuda ahkâm kesen konuyla ilgisiz, bilgisiz konuşmacıları ilgilendirmez.”
BASINDA ASILSIZ YORUMLAR
“Yazılı ve görsel basında asılsız yorumlar yapılırken, Milli Savunma Bakanlığı’nın, günlerdir gündem olan bu olayla ilgili resmi açıklama yapacak bir basın sözcüsü olmadığını olayları akışına bıraktığını görüyoruz. Neden 80 gün sonra Milli Savunma Bakanlığı’ndan adı sanı açıklanmayan bir kişi gazetelere bilgi verdi. Amaç nedir? Amaç, resmi ağızdan bir açıklama yapılmadan, kendisine köşe yazarı, yorumcu diyen bazı insanların yorumlarıyla, Teğmenler üzerinden Türk Silahlı Kuvvetleri’ni itibarsızlaştırma, teğmenleri küçük düşürme, sonra da bunu teğmenlere yüklemek mi? Asıl üzücü olan, ne Milli Savunma Üniversitesi tarafından ne de Milli Savunma Bakanlığı tarafından hiçbir açıklama yapılmamasına rağmen; yemin töreninin üzerinden 8 gün geçtikten sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, İmam Hatipliler Kurultayında; ‘Bu kılıçları kime çekiyorsunuz? Şimdi, bunlarla ilgili olarak da gerekli bütün şu anda araştırmalar hepsi yapılıyor ve oradaki birkaç tane kendini bilmez bunlar da temizlenecek. Biz buralara durup dururken gelmedik. Bu 30 kişi olabilir 50 kişi olabilir, kim olursa olsun bunların ordumuzun içinde bulunması mümkün değil. Bunları temizleyeceği’ demesidir.”
‘BU ASLA ADALET DEĞİL’
“Bu adalet değildir. Bunun vebali de, suçu dayatanların, bu dayatmayı uygulayanların ve bu zulme sessiz kalanların üstündedir. Gazete haberine göre, Milli Savunma Bakanlığı kaynakları, disipline konu yeminin ilk kez 29 Ocak 1999 yılında Milli Savunma Üniversitesi (ki o yılda bu adla bir üniversite yoktu) tören yönergesine eklendiğini ve 29 Mart 2023 tarihinde yönergeden çıkarıldığını vurgulamış. O halde tekrar soruyoruz, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin 1961 yılında kanunlaşan Askerlik Yeminin haricinde, bakanlığın açıklamasına göre Kara Harp Okulu tören yönetmeliğine alınan ve Harp Okulu Öğrencilerinin yıllarca okuduğu andın,resmi tören bitip, protokol ve izleyenler alanı terk ettikten ve tören subayının tören bitmiştir duyurusundan sonra söz konusu Andın okuması, neden bu denli büyütüldü? Ve neden ‘’Bir ordunun kudreti, zabitan ve komanda heyetinin kıymetiyle ölçülür’ sözlerindeki en kıymetli subay olan Teğmenler hedef tahtasına kondu?”
‘NEDEN DEVLET SORUNU OLDU?’
“Kılıçlı yemin töreni sadece Kara Harp Okulu komuta kademesinin sorunu iken, neden konuyla hiç ilgisi olmayan iktidarından muhalefetine, siyasi partilerin liderleri bu ‘disiplin’ olayına karışarak, ‘devlet’ sorunu haline getirdi? Neden halkımızın üzerinde bir algı yaratılıyor ve adaletin işine karışılıyor? Milli Savunma Bakanlığı (MSB), en kapsamlı açıklamasını dün, 21 Kasım 2024 tarihinde yapmıştır. Bu açıklamanın sonlarına doğru, ‘Yapılan bu disiplinsizlik ile Türk Silahlı Kuvvetleri’ne mesnetsiz iftiralar atılmasına, kamuoyunda 3 aydır Türk Silahlı Kuvvetleri’nin tartışılmasına ve yıpratılmasına zemin hazırlamıştır’ deniyor. Kendi ifadesi ile 3 ay susarak TSK’nın tartışılmasına ve yıpratılmasına zemin hazırlayan Milli Savunma Bakanı’nın, Yüksek Disiplin Kurulu (YDK) toplanmasından hemen önce kurulu etkilemeye yönelik yanıltıcı açıklama yapması bizim adalet anlayışımıza da uymaz. Tekrar söylüyoruz, TSK’yı tartışmaya açıp itibarını zedelemelerine yol açanlar, o teğmenler değil, düne kadar susup, hiçbir açıklama yapmayanlar ve özellikle bırakılan bu boşluğu kullanıp teğmenlere saldıranlardır. TSK’yı ve komuta kademesini itibarsızlaştıranlar, ordunun moralini bozanlar, 14 sene önce uydurma davalarda olduğu gibi yandaş basının görevli memurlarıdır. Son olarak diyoruz ki, ordu siyasetin dışında tutulmalıdır.” (www.akdenizmanset.com.tr)
---