Dönüp baktığımızda geçen süre nasıl geçti anlamadım diyen ve bunu anlamadan hayata veda eden birsürü kişi örnek verilebilir. Etrafımızda bizden ileri yaşta olanlara sorduğumuzda alacağımız cevapçoğunlukla bellidir. Nasıl geçti hiç anlamadım evladım der. Aslında ‘nasıl geçti hiç anlamadık’cümlesinin altında yatan temel korku unutulacak olmaktır. Bu yüzden değil midir ismimizin yaşamasıve sürekli hatırlanmak için yollara, caddelere, okullara, parklara, bahçelere isimler vermemiz.
Peki ne yaparsak yapalım gerçekten sonuna gelindiğinde bizlerde mi anlamamış olacağız bu durumu.Yoksa hepimiz anlayacakmış gibi davranıp sonrasında anlamadığımızı anlamış mı olacağız.Türkiye’de ortalama beklenen yaşam süresinin 78 yıl olduğuna bakıldığında çocukluk ve gençlikdönemlerinde bu sürenin ne kadar uzun olduğu düşünülebilir. Ya da yaşı ilerlemiş birisine bu sorusorulduğunda tam tersi sürenin ne kadar kısa olduğundan yakınabilir. Kimine göre kısa kimine göreuzun bir zaman dilimi. Yani takvimin neresinden bakıldığına bağlı. Peki yaşam süresi gibi varlıklayokluğun çizgi noktasında bile bu kadar farklı kutuplarda düşünceler varken yaşanılan süre içerisindetüm olaylarda da benzer bir durum olmayacak mı? Herkes farklı düşünmeyecek mi? Elbettedüşünecek. Herkesin baktığı şeyde kimsenin göremediğini görmek ve anlamak değil mi bizi başarıyaulaştıracak olan.
Bunu biraz daha açmak ve örneklendirmek gerekirse İstanbul’un fethi çok iyi örnek olacaktır. Bununönemini şöyle anlatabiliriz. Hiçbir yerin fethi çağ açıp çağ kapatmaz iken İstanbul’un fethi bunusağlamıştır. İstanbul toplamda 28 defa kuşatma altına alınmış olup bunlardan 6 tanesi Osmanlıİmparatorluğu dönemine denk gelmiştir. Osmanlı döneminde ki kuşatmalardan ise yalnızca 2.Mehmed döneminde yapılan kuşatma başarıya ulaşmıştır ki bu dönemden sonra artık 2. MehmedFatih Sultan Mehmed olarak anılmaya başlanmıştır.
Fatih Sultan Mehmed neyi farklı yaptı da diğer Osmanlı padişahlarından ayrıldı ve ismini 7’den 70’ezihinlerimize kazıdı. Herkesin baktığı yerde herkesin gördüğünden farklı olanı gördü. O güne kadarkimse karadan gemilerin yürütülmesini düşünememişti. İşte 2. Mehmed’i, Fatih sultan Mehmedyapan buydu. Düşünülmeyeni düşünmekti.
Alışılmış kalıpların dışına her zaman çıkma cesareti gösteremeyebiliriz. Ama unutulmamalıdır ki bizibaşarıya götürecek olan şey doğru yerde doğru zamanda düşünülmeyeni düşünmüş olmak ya da farklıdüşünüyor olmak. Ve budur bizleri sonsuza dek hatırlatıp unutulmayacak kılan.
Sevgiyle Kalın.