ANTALYA’DA ABDALLIK,
BEKTÂŞÎLİK VE ALEVÎLİK
(Yazı dizimizin konusu; Antalya Elmalı ve Demre’de türbeleri bulunan ve son dönemde Bektâşî/Alevî oldukları iddiası galat-ı meşhur hâline gelen Abdal Musa, Kaygusuz Abdal ve Kâfi Baba’nın kendilerine ait olan veya kendi yazdıkları eserlerden hayatları ve tasavvufî görüşleriyle Bektâşî/Alevî olup olmadıkları konusunun açıklığa kavuşturulması üzerine olacaktır.)
Abdal Musa
İsmail Beliğ (ö.1142/1729) Güldeste’sinde Bursa fethinden önce Anadolu’ya ayak basan abdallardan biri olarak gösterdiği ve Buharalı olduğunu söylediği Abdal Musa can u dil ile Orhan Gazi’nin Bursa’yı fethine yardım etmiştir.
Sadettin Nüzhet, Türk Şairleri adlı kitabında Abdal Musa’nın Hz. Peygamber (s.a.v.) neslinden olduğu ve bunu Ensâbü’s-sâdât adlı kitabın da bunu teyit ettiğini ve onun Hacı Bektâş-ı Velî’nin amcası Haydar Ata’nın oğlu Hasan Gazi’nin sülbünden geldiğini yazmaktadır.
Süleyman Fikri Erten, Abdal Musa’nın Horasan’ın Hoy kasabasında doğduğu ve daha sonra Anadolu’ya geldiği ve kendisinin Hz. Peygamber’in (s.a.v.) neslinden olduğunu tarihsiz bir mühür üzerindeki şu yazılardan alıntı yaparak ifade etmektedir: Mührün üst tarafında “Zübde-i nesl-i rasûl-i zü’l-minen (Lütuflar sahibi Peygamberin kıymetli neslinden)” ortasında “Lâ ilâhe illallah Muhammedün Rasûlullâh (Allah’tan başka ilah yoktur Muhammed Allah’ın Rasûlüdür)” alt tarafında “Sultan Abdal Musa bin Seyyid Hasan (Seyyid Hasan’ın oğlu Sultan Abdal Musa)”.
Abdal Musa kendi manzumesinde de Horasan’ın Hoy kasabasından olduğunu söylemektedir:
Kim bilir bizi nice soydanız / Ne bir zerre oddan ne hod sudanız
Bizim hususumuz marifet söyler / Biz Horasan mülkündeki boydanız
Bizim zahmımıza merhem kâr etmez / Biz kudret okunda gizli yaydanız
Yedi deryâ bizim keşkülümüzde / Hacım umman olmuş biz ol güldeniz
Hızır İlyas bizim yoldaşımızdır / Ne zerrece günden ne hod aydanız
Yedi tamu bize nevbahâr oldu / Sekiz Uçmak içindeki köydeniz
Musa durup biz münâcât eyleriz / Neslimiz sorarsan asıl Hoy’danız
Ali oldum adım oldu bahâne / Güvercin donunda geldim bu hâne
Abdal Musa oldum geldim cihâne / Ârif anlar bizi nice sırdanız
Abdal Musa’nın Tekke Köyü’ne/Genceli’ye yerleşmesi, Demre’de tekke inşâ etmesi
Bursa’nın fethinden sonra manevi bir işaretle Antalya’nın Elmalı İlçesi Genceli/Tekke Köyü’ne gelen Abdal Musa’yı köy halkı kabul etmek istemedi ve hoşgörü ile davranmadı. Bir müddet sonra Tekke Köyü’nde bir âfet ortaya çıktı ve köy halkı bir bir köyü terk etmeye başladılar ve başlarına gelen musibetin Abdal Musa’ya olan davranışlarından kaynaklandığını anladılar. Köyü terk etmeye başlayan topluluğa Abdal Musa “Gitmeyin” dese de onlar “Hatırınızı yıktık, huzurumuz kalmadı, gidelim” deyince o “Kanlı gömleği boyumca yığdım (zor durumdaydım), bir kere gelip haliniz nedir? Demediniz, münkir oldunuz. Bu sebepten âfât-ı semaviye (gökyüzü âfetleri) erişip sizi Allahu Teâlâ kahretti. Yardım dileyip meded Abdal Musa (Bizi affet) demediniz, yapsaydınız üzerinizden kalkardı. Şimdi her biriniz bir vilâyete gidiniz” dedi.
Tekke Köyü’ndeki âfet zamanında Abdal Musa’da sahile (Demre’ye) inerek orada bir tekke inşâ etti. Süleyman Fikri Erten’nin ifadesine göre, “İş bu tekke Finike’nin bir saat doğusunda ve Limira harabesi yanındaki türbenin (Kâfi Baba Türbesi) olduğu yerdir. Burada yakın vakte kadar geniş ve sulak bir yerde, mevkii pek güzel bir tekke vardı. Tekkenin müteaddit hücreleri ve geniş mutfakları mevcut olmasına bakılırsa burasının bir zamanlar pek kalabalık olduğu anlaşılıyor. Tekkenin yanında Velâyetnâme’de bahsi geçen Kâfi Baba’nın türbesi hâlâ mevcuttur. Türbe kapısının üstündeki kitâbeyi okumuştum:
Pîr-i sânî Hazreti Abdal Mûsa hâdimî / Gülşen-i zâr içre esrâr-ı hakâyık mahremi
Aşk eri (Aşçısı idi) o şâhın devlet-i eyyâmın(d)a / Kâfi Baba derler(i)di iş bu erin nâmına
Seyyid İbrahim Dede ol pişvâ-yı mü’minin / Siy ü sâl mesnedinde olmuştu hem-nişîn
Türbesin kıldı müheyyâ yeniden (ol hânumân) / Tarihtir şeş cihânın pâsbânı dîdebân 1231/1815
(Erten’in eksik ve hatalı okumaları tarafımızdan parentez içi kelimelerle ile düzeltilmiştir)
Kâfi Baba’nın türbesini ihyâ eden Seyyid İbrahim Dede Abdal Musa Türbesi yanında bulunan ve zemzem kuyusu denilen bir kuyuyu 1234/1818 yılında yaptıran kişidir. Seyyid İbrahim Dede, Abdal Musa Tekkesi’nin postnişini idi. 1237/1821 yılında vefat ederek türbe yanına defnedildi.”
Evliyâ Çelebi burasını da ziyaret etmiş Seyahatnâmesi’nde tekkenin yeri ile alâkalı “Cennet Yurdu” ifâdesini kullanarak şöyle kaleme der: “…Kasabada Abdal Musa Sultan’ın bir âsitânesi vardır. Bu dahi limon, turunç, nar, incir hıyâbanı içinde (iki tarafı ağaçlı yol) arz-ı bihiştten (Cennet yurdundan) nişan verir bir ireme zâti’l-imâd’dır (Yüksek sütunlu bir şehir İrem gibidir. Fecr sûresi 89/7) Amma evkâfı olmamakla fukarâsı azdır. Amma yine kırk elli fukarâ eksik değildir. Bunun behçesi içinde Nuzar Dede medfundur…”