Türkiye konumu gereği geçmişten bugüne birçok kültür ve geleneğe ev sahipliği yapmış bir ülke durumundadır. Neredeyse bütün medeniyet, ırk ve fikri bünyesinde taşıyarak bugün içinde bulunduğumuz Cumhuriyet mertebesine erişmiştir. Bunların yanı sıra dünya genelinde 90’lı yıllardan sonra gelişen teknoloji ile farklı coğrafyaların kültürlerini uzaktan deneyimleme ve öğrenme şansı yakalanması, kültürlerde ciddi değişimlere yol açtı. Farklı kültürleri öğrenmenin ve detaylarına erişmenin bu denli kolaylaştığı bir dönemde kültür çatışması yaşamak kaçınılmazdır. Bunun izlerini yakın geçmişte ve şu an her yerde görebiliriz.
Yeni dönemde nesilleri X,Y,Z gibi kategorilere ayırmaları bu çatışmayı destekleyen ve körükleyen en büyük etkenlerden birisi oldu. Kişiler kendi arasında, ‘Z kuşağı işte’ ya da ‘Y kuşağı bilmez’ gibi basit kavramlar ile kendi aralarında bir iletişimsizlik oluşturdu. Özellikle sosyal mecralar nedeniyle etkileşimlerin artması da bu ateşin yayılmasında bir rüzgar etkisi gibi gösterilebilir.
İnsanların geçmiş yıllardaki gibi saygılı, empati sahibi ve anlayışlı olmadığı bu dönemlerde çatışma düzeyi de haliyle artıyor. Birbirleriyle anlaşamayan nesillerin olması zamanla toplumda köklü değişikliklere yol açabilecek potansiyelde taşıyor. Dünyada neredeyse her bilginin erişilebilir olduğu bu dönemde artan özentilik, dilde yozlaşma, farklı kültürlere adapte olma, kısacası özünü kaybetme riskleriyle karşı karşıya olan nesiller yetişiyor.
Özellikle genç neslin kullandığı yabancı dil ve Türkçe’nin harmanlandığı sosyal medya diline çok uzak olan yaşlı kesimle anlaşamaması bu kültür çatışmasındaki en büyük örneklerden birisidir. Türk kültüründe bulunan köy ve beldelerde yetişmiş eski neslin konuştuğu birçok terimi de gençler maalesef bilmiyor veya anlayamıyor.
Modern dünyaya göre şekillenen kuşaklar arasındaki bu durumlar her ülkenin korkması ve endişe duyması gereken bir konudur. Bir ulusun bireylerinin birbiriyle uyum sağlayamaması, bulunduğu topluma ait kültürünü bir sonraki nesle aktaramaması zamanla benliğini kaybetmiş bir toplumu doğuracaktır.
Büyüklerimizden bize miras kalan birçok geleneği küçümsemeyen. Aynı fikre, davranışa, ideoloji veya kültüre ilgi duymasalar bile gencinden yaşlısına birbirinin fikirlerine saygı duyan kuşaklar hem geleceğimizi garanti altına alacak, hem de kültür çatışmasından bizi kurtaracaktır.
Sağlıcakla kalın.
Oğuzhan BOZAĞAÇ