Gittiğim, gezdiğim, gördüğüm ve tanık olduğum her şey benim açımdan bir değer taşır. Ve o değerleri okurlarımla paylaşırım. Bundan hoşnut olanlar da var, olmayan da. Bu nedenledir ki, ne zaman ata topraklarına gitsem-ki sıkça dolanırım, yazılması gerekeni hep yazmışımdır.
Son birkaç gündür de, Elmalı’dan gelen kokunun nereye gittiğini takip etmekle meşguldük. Fethiye’ye doğru yönelince de, birkaç kelam ettik.
Bizim yeğen, gazeteci Mustafa Küçükaydın da Beşkaza’yı sosyal medyasında paylaşmış. Vay efendim ben nasıl Fethiye ile ilgili yazı ya da, Fethiye ikametgâhlı kişiler hakkında yazı yazarmışım.
Bunu sormak kadar cahilce bir soru olur mu?
Nerede yaşıyorsun sen?
Yahu Türkiye demokrasi ile yönetilen bir ülke ve şükürler olsun ki, “Gazeteci Vedat” olarak bilinir, tanınırız. Başkaca da yaptığımız, ettiğimiz bir işimiz olmadığı gibi yine şükürler olsun bu günümüze.
Öncelikle ben öz be öz Beşkazalıyım.
Buradan oturup Beşkaza’nın da tarifini yapacak değilim. Fakat Google amcana girip sorarsan o kısaca şöyle tarif eder:
Günümüzde Fethiye diye bildiğimiz ve Likya döneminde Telmossoss /Meğri adlarıyla anılan bölge 1286 yılında Menteşe Beyliği'ne katılmasıyla beş kadıya tahsis edilir ve adı beş kadılı yer manasına gelen Beşkaza olarak anılır.
Dedem Dereli. Namı değer Dereli İsmail. Nitekim babam da Dere köyde dünyaya gelmiş. Dere, Seydikemer’in Akdağ yönüne doğru dağın eteğindedir. Dedem Çaykenarı köyüne göç yapmış, Eşen çayının dibine konuşlanmış. Babam anamla evlendikten-ki anam Girdevlidir, 2-3 yıl sonra, evlatlarım şehirde iyi birer eğitim alsın, vatanına milletine hayırlı bireyler olarak hizmet etsin diye 1950’li yılların sonlarında Fethiye’ye göç etmiş.
Ben Fethiye’de dünyaya gelmişim.
Ama Fethiyeli günlerimi hiç hatırlamıyorum. Zira, şehir değişikliği yaptığımızda baya baya küçükmüşüm. Derken 1970’li yılların başından itibaren Ortaca’lıyız. 10 sene sonra da bendeniz Antalyalı oldu.
Dedemin, babamın, abamın ve ağabeyimin nahiyesi Eşen’dir.
Eskiden ilçemiz Fethiye idi şimdi Seydikemer.
Özellikle 2014-19 arası Seydikemer’in daha doğrusu Seydikemerlilerin doğal Antalya temsilciliğini yaptım, eski Belediye Başkanı, bugünkü Ak Parti Muğla Milletvekili kıymetli dostum Yakup Otgöz’ün fahri danışmanıydım hala da öyleyim.
Eski adı Gebeler şimdiki Girmeler’den tutun, Güneşli, Kadıköy, Korubükü, sahil Girdev, Çaykenarı ve Eşen hatta Kumluova ve Karadere topraklarına dağılmıştır Gürhan sülalesi.
Benim gariban ama gariban olduğu kadar onurlu, gururlu ve dürüst kendisini bilen ya da ismini duyan tüm Ortacalılar tarafından sevilen ve sayılan hatta hürmet edilen namı değer biriketçi Hüseyin Usta’dır benim babam.
Ahlaklı ve dürüst bireyler olmamızın gayretini vermiştir hep. Şükür ki onun çizdiği çizgisinden sapmamız asla olmamıştır.
1986 yılında amatör olarak başlayıp, zamanla profesyonelliğe yükseldiğimiz gazeteciliğimizde işte o Biriketçi Hüseyin ustanın verdiği terbiye terazisiyle ölçüp biçtik yönümüzü.
Ve bu günümüze geldik.
Hep tatlı bir mazi bırakabilmekti ilkemiz. Eğer ki buna muvaffak olabilmişsek ne mutlu bizlere.
Şu bir gerçek ki, Dereli İsmail’in torunu, Biriketçi Hüseyin Usta’nın oğlu ve Antalya’da Gazeteci Beşkazalı Vedat Gürhan olmanın hep haklı gururunu yaşadım, bundan sonra da yaşamaya devam edeceğim.
Bilmem anlatabildim mi?