Sosyal Medya’da özellikle Facebook kullananlar bilirler. Geçmişte paylaşılanlar zamanla “Bir yıl önce bugün” ne bileyim “5 yıl önce bugün” gibi vurgulamalarla paylaşımcıların önlerine gelir.
Adı da “Geçmişte bugün” olarak.
Kimisinin gençlik resmidir, “Vay be” der.
Kimisinin hüzünlü paylaşımıdır o günler film şeridi gibi gözlerinin önünden geçiverir hüzünlenir.
Belki de bir eğlence.,
Belki de herhangi bir futbol müsabakasıdır o paylaşımı.
Acı da keder de mutluluk ve sevinç insanoğlu içindir. Ve Facebook olmadık anda onları karşılarına çıkartabiliyor insanın.
Dün benim karşıma da 6 yıl önce yaptığım bir paylaşım çıktı.
Efendim, Antalya’nın pırlanta gerdanlığı Konyaaltı Sahili’nde Büyükşehir Belediyesi tarafından uygulanan Sahil Antalya Yaşam Parkı Projesi’nin aldığı uluslararası ödül, geniş yankı bulmuş.
Ve bendeniz de o günlerde bu gurur projesini paylaşmış onur duyduğumu belirtmişim.
Son bir yıldır tüm Cumartesi ve Pazarlarımı Konyaaltı sahilinde geçiriyorum.
Konyaaltı yemyeşil ya.,
Aynı renkte aldığım motorumla varyanttan başlayıp, sahilin son plajına kadar en fazla 30 kilometrelik hız limitiyle sahili zevkle turlarım.
Konyaaltı Sahili’nde uygulanan, Sahil Antalya Yaşam Park Projesi o tarihte Avrupa Konseyi binasında sergilendiği süre boyunca yoğun ilgi görmüş. Projeyi inceleyenler 30 bin m2 beton alanın, yeşil alana dönüştürüldüğü, mevcut ağaçlar korunarak, 7 bin yeni ağacın dikildiği projenin “Çevre düzenleme Dalı”nda ödül almasının yerinde verilmiş bir karar olduğu yorumunda bulunulmuş.
Bu onur ve gurur değil de ya ne?
Paylaşımımı görünce emin olun aklıma anında Muhittin Böcek’in para karşılığı Altın Portakal Film Festivali Yönetmeni yaptığı Ahmet Boyacıoğlu’nu getirdi.
Boyacıoğlu 20 Eylül’de Akra Barut Otel’de yapılan Altın Portakal Film Festivalinin basın toplantısında konuşma sırası kendisine geldiğinde, Muhittin Böcek’e dönüp, “Betonlaşmış bir Antalya’da Konyaaltı’nı yeşil tuttuğunuz için size teşekkür ederim” demişti.
Gözlerim anında Muhittin Böcek’e gitmiş, yüz ifadesi Ahmet Boyacıoğlu’na, “Hay Allah seni kahretsin” der gibiydi.
Böcek de dememişti ki, “Orasını benden önceki Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel yemyeşil yaptı bize de korumak düştü. Yeşili koruyoruz.”
Bendeniz de hem basın toplantısında, “Neden demediniz” demiş.,
Hem de gelişmeyi köşeme taşımış, “Siyaset bu kadar mı basit. Türel’den o kadar mı çekiniyorsun” diye sormuştum.
Ve iki gelişmeyi kıyasladım.
Yani Konyaaltı’nın yeşilliği nedeniyle Avrupa Konseyinden gelen ödülü ve Altın Portakal toplantısındaki gelişmeyi.
Altı yıl önceki Facebook’taki paylaşımım bana tebessüm ettirdi.
Altın Portakal’daki gelişme ise tebessümlü olan yüzümü astırdı.
Çünkü sözünü ettiğimiz yer Konyaaltı.
Dolayısıyla Antalya.
Ve başka da Antalya yok, asla da olamaz.
Olaya bu zihniyetle bakmaz, yan gelip yatmayı seçersen seni geçmişinle ilgili Facebook’u bırak, hiçbir sosyal medyada bulamazsın.
Sosyal Medyada kendin için, “Yörüklerin efendisi” yazmakla efendi olunmuyor. Çünkü insan bıraktığı eserlerle anılır.
Gerçi insanları zaten kaybettin de.