Antalya Sanayici ve İş İnsanları Derneği’nin (ANSİAD)16. Olağan Toplantısı Su Otel’de gerçekleştirildi. ‘Belirsizlik Çağında Liderliğin Yeniden İnşası’ konu başlıklı ANSİAD Toplantısı’nın başkanlığı ANSİAD Girişimcilik Çalışma Masası Başkanı & Bahatur A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Işık Yargın moderatörlüğünde yapıldı ve konuk ise BigChefs Kurucu Ortağı Gamze Cizreli oldu. Aynı zamanda ‘Ateşle Oynayanlar’ kitabının yazarı olan Gamze Cizreli, konforlu alandan çıkmak için ateşle oynamak gerektiğini belirterek bu kitabı kaleme aldığını ifade etti. Çocukluk yıllarından bu yana kitap okumayı çok sevdiğini, babasının tasavvufla olan ilişkisinin onun kitap okumasında etkili olduğunu vurgulayarak, “Babam kitaplarında ‘Dinle’ derdi. ‘Dinle ey can, dinle ey oğul!’ Gamze Cizreli de ‘Anlat, konuş’ demem ‘Dinle’ der. Her anlamda Antalya’yı çok seviyorum. Sektörlerimiz farklı olsa da hepimizin ortak noktası ‘belirsizlik.’ Yüzyılın sorunu belirsizlik ve kaygı. Türkiye’nin Değişen Yüzü Araştırması sonuçlarına göre Türkiye’nin dörtte 3’ü kaygılı ve ülkenin yüzde 74’ü dışarı çıkarken kendini güvende hissetmiyor. Ülkenin en zengininin yüzde 2’si bile mutlu değil. Ülkenin 30 yaş altı gençlerinin yüzde 66’sı işsiz, hepsi mutsuz, kaygılı ve geleceği belirsiz bir şekilde ne yapacağını bilmez durumda” diye konuştu.
KARAMSAR TABLO
Türkiye’nin dünyadaki stratejik konumundan bahseden Cizreli, öte yandan küreselleşmenin de sonunun geldiğini ifade ederek şunları kaydetti: “Pandemi, üstüne Ukrayna Savaşı, Ortadoğu Savaşıı’nın olması, Afrika’da birtakım yerde sivil çatışmalar yaşanıyor. Dünyada bu sahte barış umudu da sona geldi. Hatta BM’nin bile artık işlevsiz hale geldiği söyleniyor. Bu her ne kadar karamsar bir tablo gibi gözükse de bir gerçek. Bundan sonra uzunca bir dönem bu belirsizlikle baş başa kalacağız. Artık biz yeni bir tarihin başlangıcındayız. Şimdi de Sanayi Toplumu’ndan Bilgi Toplumu’na dönüşeceğimiz söyleniyor. Dünyanın ritmi değişiyor ve teknolojik sıçramalar oluyor. Bu dönüşümün temel dinamiklerinden birisi İklim Değişikliği. Şimdi Akdeniz Havzası kuraklıkla baş başa kalacak. Sularımız gittikçe azalıyor. Artık sürdürülebilirlik, yeşil ekonominin vs ötesine geçti bu durum. Kaynaklarımız bu kadar hızlı azalırken biz bunlar karşısında ‘ne yapıyoruz’u kendi kendimize konuşmamız lazım. Şimdi bu bütün dünyayı etkileyecek ama zengin ülkeleri daha az etkileyecek. Yoksullar ve bizim gibi gelişmekte olan ülkeler iklim değişikliğinden daha çok nasibini alacak. Yenilenebilir enerji, bunlara ilişkin yatırımlar gibi konularda ülke olarak biraz geciktik. O kadar hızlı bir değişimin içindeyiz ki bizler bu hızlı değişim karşısında neler yapacağız?”
‘MUTLAKA KULLANMALIYIZ’
“Günümüzde yapay zeka hayatımızın içerisine girdi. Neyi ne kadar kullanacağımızı bilmiyoruz. Doğru yatırımın ne olduğunu, bize geri dönüşünü bilmiyoruz ama şirket verimliliğimizi daha çok arttırmak için mutlaka bu yapay zekayı kullanmak zorundayız. Örneğin biz bugün 110 tane BigChefs ve 126 şubemiz var. Bizim şu andaki en büyük sıkıntımız insan kaynağı. Biz bu yapay zekanın insan kaynağına nasıl faydası olabileceği yönünde uzun süredir kafa yoruyorduk. Şimdi bizde en önemli nokta hizmeti iyileştirmek. Yapay zekanın işleyiş tarzımızı daha iyileştirmek, ekibimizi daha iyi kontrol edebilmek ve verimliliği artırmak amacıyla uygulamaya çalıştığımız bir uygulama. Buna tabi hem emek hem de bedel yatırmak gerekiyor. Artık elimizdeki imkanlar bugünü ve geleceğimizi yönetmeye yetmeyecek. Bunun farkında olmamız lazım. Türkiye’nin küresel ekonomideki payı yüzde 1, dijital ekonomideki payı ise binde 1. Yani toplum olarak, devlet olarak, kendi şirketlerimiz olarak da maalesef geriyiz. Dünya bu kadar hızlı gelişirken bizim bu iş yapış şekillerimizle devam edemeyeceğimiz açık. Yapay zeka için Çin ve Amerika 600 milyar dolar para ayırmış. Bütün bunları okuduğumuzda, izlediğimizde biz ne yapacağız, çok merak ediyorum. Yani dünyada ülkeler bu kadar hızlı değişirken bizi ülkemizin geride kalması neden? Hepimiz yapay zeka ve teknoloji üzerinde çalışmalıyız.”
‘YAŞLI NÜFUS ARTIYOR’
“Dünya çok yaşlandı, ülkemiz de yaşlanıyor. Türkiye’de nüfus artış hızımız 2020’de binde 13.9, 2022’de binde 7, 2023’te binde 1’e düşmüş. Bunun birden çok nedeni var. Başta ekonomik nedenler ve dünyanın içinde bulunduğu durumdan dolayı çocuk sahibi olma oranı çok düştü. Bir yandan nüfus artış hızı azalıyor, bir yandan ömürler uzuyor. Bu yaşlanan nüfusla ilgili yeni bir ekonomi ortaya çıkıyor. Bu ekonomi hem devletlerin üzerine bir yük oluyor bir yandan da onlara yönelik bir yaşlanma ekonomisinin olması gerektiğini gösteriyor. Amerika’da bir STK örgütü var. Tamamen yaşlanma üzerine çalışıyorlar ve bir de 50 yaş üstü kadınların ekonomiye kattığı değerler üzerinde çalışmışlar. 2022’de dünyada 50 yaş üstü kadın nüfusu 605 milyon. 2050’de 1.14 milyar olacağını söylüyorlar. Amerika’nın Gümrük ve Sınır Muhafazası’nın (CBP) yüzde 40’ı her yıl 8.3 trilyon dolar 50 yaş üstünden geliyormuş. Çünkü 50 yaş üstü hala genç, belli bir ekonomik güce sahip. Bütün markalar, projeler bunların üzerine oynanıyor. 2028’de kadınların küresel olarak isteğe bağlı seyahat, sağlık, finans, ev harcamalarının yüzde 22’sini, Amerika servetinin ise yüzde 66’sını kontrol edecek. Yani kadınlar para harcıyor ve gerçekten 50 yaş üstü kadınların ekonomideki gücünü yadsımamamız lazım.”
‘UZUN VADEDE ÇÖKÜŞ’
“Cinsiyet eşitsizliği hayatımızın her alanında var. Cinsiyet eşitsizliğinde bir kota koyulmalı. Ruanda gibi bir ülke dahi cinsiyet eşitliğinde dünyada ilk 5’te.Bunun nedeni de kota olması. Çünkü devlet siyasete de şirketlere de kota koymuş. Türkiye cinsiyet eşitsizliğinde 146 ülkeden 132. sırada yer alıyor. Her sorunu siyaset ve ekonomiyle çözmeye çalışmamamız lazım. Kısa sürede çözüm, uzun vadede çöküş demektir. Veri araştırmalarına önem vermeliyiz. Verisiz bir pusula belirlemek imkansız. Bizlerin mutlaka çoklu kaynak, bütüncül veriyle hareket etmesi lazım. Gelecek huzursuz iyimserlerindir. Rehavete kapılmayacağız, moralimizi bozmayacağız. Bu dönem aradan sıyrılma dönemi. Tam doğru hamleleri yapmak, yeni bir zihin haritası oluşturmak lazım. Bunun için de kolektif bilinçle çalışmalıyız. Bizler, kurtarıcı beklemekten ziyade yeni bir vizyon kurup etki alanımızı genişleterek önce kendimizi inandırmalıyız. Kendinizi bir hedefe inandırırsanız, amaca bağlanmak çok değerli olur. Biz maalesef ülke olarak umudumuzu yitirdik. Bunu bizim değiştirebileceğimize inanıyorum. Bizler kendimizin, kurtarıcısı ve liderleriyiz. Dünya değişiyor. Hepimizin bu değişen dünyada elimizi taşın altına koyması lazım. Bunun için de marka, doğru ekip, doğru strateji ve değişimi algılayarak yapabiliriz.” (www.akdenizmanset.com.tr)
---